30 Aralık 2013
6 Ağustos 2013
Saçlarının benimle beyazlaması..
Üzüyordun beni, hala da üzüyorsun. Ördekli patiğimi de, hayali arkadaşlarımı da, elimizde yuvarladığımız evreni de.. Hepimizi. Hepimizi üzüyorsun. Sana “beni seviyorsun" demiyorum. ama biliyorum, biliyorum ya saçlarının benimle beyazlamasını tercih ederdin, neden böyle oldun?
27 Nisan 2013
Nasıl geldiğini ve nasıl gittiğini anlamadığım ama varlığıyla içimi ısıtan o adama 27 Nisan gecesi notları;
Belki çok farklı ve giz’li
Belki giz’lerin içine saklanmıştım ben de, kim bilir.
sen, adam, ihtiyar heyetim
kendi düşüncelerine çekemedin ama kendine çektin beni
sen, adam, giz’ler yazar
kendini değil, beni paylaştın ve sen içinde ne de çok ben saklıyormuşsun
sen, adam, beklenen
ama gelmeyeceğine inanılmış. Varlığınla aydınlanır geceler ve sen karanlığı seversin
sen, adam, gelmesi için çok geç gitmesi için çok erken olan
yersiz olan. gitmesi de yersiz. -kucak açtım gidişine, bir onu sarmaya kuvvetim var-
Sana sahip çıkamadım, düşünülmüş yarınlarım
Sana sahip çıkamadım, okunmamış şiirlerim
sana sahip çıkamadım
deniz kıyısında bakışlarımız olacaktı ya, ben onları sakladım
benimle paylaştığın yanın var ya, işte onu da sakladım. -kokladım-
Sana, sabah mahmurluğum, sana en güzelinden saçlarımın kokusunu sakladım.
Yıpranmalı sonlara kıyamam.
yıpratmaya kıyamam ve ben kuşlara da kıyamam.
yılmadan anlatan adam, anlarsın sen
-zamanla- yılmanı izlemeye de kıyamam
En güzel müziğini dinle ve bir sigara yak şimdi.
Aralıktı, sondu geldin
geliş de geliş,
bir cümle, saniyeden kısa ve ölümden uzun bir zaman diliminde yayıldı.
saç uçlarıma ve kalp kırıklıklarıma
bir ses, “camlar mı açıktı acaba?” dese
Tüm camları uyumadan önce üç, uyandıktan sonra iki kez kontrol etmek lazımdır gibi.
ve yapmazsan, bir mutfak camı açık kalsa mesela, canı acıyacak gibi.
-en çok senin canın yanmasın,
Bana cümleler yazdıran,
Şimdi anlardan veda vakti ve sen dişçiye gitmeyi erteleme.
kendine iyi davran ve en sevdiğim yazarın en sevdiğin şiirini oku, bir kez de benim için.
Varlığını her anıyla hissettirip
Tüm takvim yapraklarını kopartıp da gitti
Sonuna denk geldi gidişi
yine de
Mart’ın her günü bir ömür değil midir?
Belki çok farklı ve giz’li
Belki giz’lerin içine saklanmıştım ben de, kim bilir.
sen, adam, ihtiyar heyetim
kendi düşüncelerine çekemedin ama kendine çektin beni
sen, adam, giz’ler yazar
kendini değil, beni paylaştın ve sen içinde ne de çok ben saklıyormuşsun
sen, adam, beklenen
ama gelmeyeceğine inanılmış. Varlığınla aydınlanır geceler ve sen karanlığı seversin
sen, adam, gelmesi için çok geç gitmesi için çok erken olan
yersiz olan. gitmesi de yersiz. -kucak açtım gidişine, bir onu sarmaya kuvvetim var-
Sana sahip çıkamadım, düşünülmüş yarınlarım
Sana sahip çıkamadım, okunmamış şiirlerim
sana sahip çıkamadım
deniz kıyısında bakışlarımız olacaktı ya, ben onları sakladım
benimle paylaştığın yanın var ya, işte onu da sakladım. -kokladım-
Sana, sabah mahmurluğum, sana en güzelinden saçlarımın kokusunu sakladım.
Yıpranmalı sonlara kıyamam.
yıpratmaya kıyamam ve ben kuşlara da kıyamam.
yılmadan anlatan adam, anlarsın sen
-zamanla- yılmanı izlemeye de kıyamam
En güzel müziğini dinle ve bir sigara yak şimdi.
Aralıktı, sondu geldin
geliş de geliş,
bir cümle, saniyeden kısa ve ölümden uzun bir zaman diliminde yayıldı.
saç uçlarıma ve kalp kırıklıklarıma
bir ses, “camlar mı açıktı acaba?” dese
Tüm camları uyumadan önce üç, uyandıktan sonra iki kez kontrol etmek lazımdır gibi.
ve yapmazsan, bir mutfak camı açık kalsa mesela, canı acıyacak gibi.
-en çok senin canın yanmasın,
Bana cümleler yazdıran,
Şimdi anlardan veda vakti ve sen dişçiye gitmeyi erteleme.
kendine iyi davran ve en sevdiğim yazarın en sevdiğin şiirini oku, bir kez de benim için.
Varlığını her anıyla hissettirip
Tüm takvim yapraklarını kopartıp da gitti
Sonuna denk geldi gidişi
yine de
Mart’ın her günü bir ömür değil midir?
26 Nisan 2013
Anlamadığın bir şey var, sensizlik bana hiç iyi gelmiyor.
Herkes darmaduman ondandır tüm günahları, ince ince söylenmiş yalanları, ait olduklarından kaçmaya çalışmaları.
Kafamı bir duvardan diğerine vururum şişene kadar.içi hafiften uyuşmaya başlar.ama kendime gelemem kendimi kaybetmişken bulamam.ağlasam her şey sönecek gibidir.ama her şeyin cezası budur.bu da yersizdir artık.gülerim sadece.halime gülerim.yitirdiğim inancıma gülerim.kafamdan alnıma süzülen kanlara gülerim.aldırış etmeden günlerce uyurum.her şey kurur,tükenir,yenileri gelir.
Tüketilir.
Dayanamadığımdandır hep.(ne de uzun)ben çocukluğumdan beri dayanamam.saçlarımı kestiririm yine dayanamam.
İnanırım.
Öldür.
İnanırım.
Öldür.
Gider.
İnanırım.
Sever.
İnanırım.
Ağlamam.
İnanırım.
Öper.
İnanırım.
Gelmez, başkası olur.
İnanamam.
Koşar.
Göremem.
İçime düştükçe düşerim.
Duyamam.
Kırmamak içindir kırılan tüm dallar
Anlayamam.
Aptaldır ya hani tüm kuşlar
Malum olur işte en temizinden
İçtikçe içesim gelir
Kriz akşamları
Nefes seke seke gelir en uç noktaya
Alamam.
Vazgeç artık ben duvarları yıkmadan.
Dikdörtgeni görmeden.
22 Nisan 2013
Sen uyurken, ölüyorum..
Yakın değilsin, göremezsin.
Masum değilsin, ağlayamazsın!
Korkma benden, gidiyorum...
Sen uyurken, ölüyorum...
Yakın değilsin, göremezsin.
Masum değilsin, ağlayamazsın!
Oyun değil ki, dönemem biliyorum..
Pişman değilim sonunu görüyorum..
Paramparça bir taş yerini arıyor.
Karanlıkta düşerse kaybolur biliyorum.
14 Nisan 2013
utanmayan adam
bence utanmayan adam bu gibi yerlerde giderli oluyor.
bu gibi yerler: sanalımsılar.
mesela ben şimdi utanmasam buraya her şeyi açık açık yazsam duygularımı düşüncelerimi falan deli şekilde ilgi görmeye başlar.
umarım bu utanmak kelimesinin ‘utanmasam neler yapacağım’ cümlesindeki utanmakla yakın anlamlı olduğunu ‘saf utanmak’la alakası olmadığını anlatabilmişimdir.
ama öyle bence, bence yani bence. Utanmak anlatmaya çalıştığım utanmak, içinde saklamayı tercih etmek gibi bir şey.
bir de savaşmak mı kalmış.
deli tavsiyesi: votkayı tekila gibi için.
okuyalım bir de.
aklınız varsa sevin.
aç kaldık aç.
28 Mart 2013
Canım sıkılınca esniyorum. Uykum geldiğindeki gibi değil. Bırakın beni bir köşede ağlayayım esnemesi bu. Lütfen bana tek kelime ettirmeyin de uzun uzun düşüneyim esnemesi. Şimdi bana hiç soru sorma, cevap verecek halde değilim, sana bir şeyler anlatmaya bile gücüm yok esnemesi işte. Beni şu köşede bırakın, esneyeceğim.
Benden iyi, benden uzak
bir ben bulamam.
Ne kadar kaçsam o kadar iyi
ama hiç engel olamam.
Ben iyi, ben kötü,
ben en çirkini güzellerin.
Benden iyi, benden uzak
bir ben bulamam.
Benden iyi, benden uzak
bir yer bulamam.
Ne kadar yoksam o kadar iyi
ama görünmez olamam.
Ben iyi, ben kötü,
ben çirkini güzellerin.
Benden iyi, benden uzak
bir yer bulamam.
21 Mart 2013
20 Mart 2013
12 Mart 2013
11 Mart 2013
Hayatın anlamı olmadığı zamanlar şimdi, Ne zaman anlamlı oldu ki? Neyse, özlem’in kurşunları yağar üstüne belki, elinden bir şey gelmez, yapmak istediğin şeyler vardır, yapamazsın! Üzülürsün belki, o kadar işte, üzülmekle kalırsın, içinde söylemek istediğin o kadar düşünceler vardır ki, öyle kalır, üzüntünü ölüm sevincine katlar, yaşarsın, acı verir sana, ölmek istersin ama, korkarsın, yaşamak güzel derler hep, belki öyle, yaşama sevinci denen kavramı sokarlar aklına, alışırsın, sigara gibi bağlanırsın, alıştırdıktan sonra çekip giderler, üzülürsün, elinden gelen tek şey alışkanlıklarını devam ettirmektir, belki de, yapmak istemezsin, Ama, alışmışsın bir kere, yaşarsın hayatını, belki yaşadığını sanırsın, Ama sende biliyorsun, Aslında, yaşayan bir ölü bedende can çekiştiğini, iyi düşünürsün, içine ederler, Çalmak en iyi yaptıkları iş nasılsa, neyse, benim yaşayan ölü kılığına dönmem gerek, vakit geldi çünkü, Ç/alıştık bir kere.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)